30 Nisan 2008 Çarşamba

HOŞGELDİN BEBEK ETKİNLİĞİ

Duydukki Yumurta sepeti arkadaşımız şirinmi şirin bir bebek bekliyormuş üstelik birde bebek temalı etkinlik hazırlamış eee onu yalnız bırakmak olmaz; ama ne ile katılacağım.Bir aydır düşünüyorum bir türlü bulamıyorum diğer blog arkadaşlarım öyle güzel pasta,kurabiye,çikolatalar hazırlamışki ben değişik birşey olsun diye düşünürken etkinliğin son günü geldi.Bende benim için çok özel bir şeyle katılmak istedim Miniğimin şeker sepeti,bebek şekerleri ve ilk hediyelerinden bir kaç tanesi..Umarım beğenirsiniz...



Kızımın şeker sepeti doluyken çekmek hiç aklıma gelmemişti bize birtek bunlar kaldı hatıra olarak sakladıklarım...Hastanede bebek şekerleriyle birlikte gelen misafirlerimize verilmek üzere pembe kağıtlara sarılmış minik fındıklı kurabiyeler ve truflar hazırlamıştım.(ozamanlar bebek kurabiyesi yapmayı bilmiyordum)

Biz azranın cinsiyetini ancak 5.ayda öğrenebildik doktora her gittiğimizde heyecanla ultrosona giriyor öğrenemeden çıkıyorduk.En sonunda eşim yurtdışına iş seyehatine gitmeden bir iki gün önce öğrendik.Eşimde yurt dışından bu çerçeveyi bir kaç oyuncak ve bebek elbisesi getirmişti.Kızım çok memnun olmuştu ben onlara bakarken hemen tekme atmıştı.



Bu yeleği hastahaneden çıktığımız gün komşumuz Ünzile teyze hediye getirdi.Sağolsun elceğiziyle örmüş .Ben çok beğendim sizlerle paylaşmak istedim.


Bu güzel yelekte benim anneannemin getirdiği bir sürü güzel hediyeden yalnızca biri bende çok özel biri yeri var.


Bu hırka takımıda kayınvalidemin hediyesi Eminönünden almış çok şirin değilmi..

Annemin,ablamın Azra için aldıklarını koymaya kalksam siz okumaktan bende resim eklemekten yorulurum hepsine teşekkürler.

Kızım doğduğunda koskoca bir çantayla bize Azra için a dan z ye yorganından çorabına,ayakkabısına bir sürü hediye getiren Selma yengemin hediyelerinden bir şey koyamadım çünkü öyle kullanışlı şeyler getirmişki sağolsun, Azra nerdeyse hepsini eskitti...Çok teşekkür ediyorum.

29 Nisan 2008 Salı

Yoğurtlu Havuç Salatası

Havucun, yoğurdun ve sarımsağın faydalarını bilmeyen yoktur sanırım işte bu üç arkadaş birleşince harika bir salata oluyor tam bir rejim yemeyi üstelik hem besleyici hemde tok kalmanızı sağlıyor.Ne kadar basit olduğunu söylemeye gerek bile duymuyorum.



Malzemeler
3-4 adet havuç(kişi sayısına göre arttırılabilir)
3-4 diş sarımsak
3-4 kaşık yoğurt (rejimde değilseniz 1 kaşık mayonez çok yakışıyor)
2 yemek kaşığı zeytinyağı (isterseniz 3-4 kaşıkta koyabilirsiniz)
1/2 çay bardağı kırılmış ceviz
tuz



Hazırlanışı
Havuçlar soyulur yıkanır ve rendenin büyük tarafıyla rendelenir.Bir tavaya zeytin yağı konur havuçlar ilave edilir 5 dakika kadar(havuçlar biraz ölene kadar)kavrulur.Derin bir kasenin içinde yoğurt,dövülmüş sarımsak tuz çırpılır.Havuçlar biraz ılınınca içine ilave edilir.Son olarak içine 1/2 çay bardağı kadar dövülmüş ceviz konur(ben iri parçalar seviyorum).Üzerine pul biber,ceviz ve nane ile servis edilir (isterseniz biraz zeytin yağında pulbiber yakıp üzerine dökebilirsiniz.)afiyet olsun.....




28 Nisan 2008 Pazartesi

Süzme Mercimek Çorbası(Hasta Çorbam)

Sabah bir kalktık eşim konuşamıyor boğazları öyle bir şişmişki değil işe gitmek yataktan kalkamıyor madem hasta işede gidemeyecek ona çok iyi bakıp bir an önce iyileştirmek gerek.(Zaten mümkünse o hiç hasta olmasın onun yerine ben olayım :) erkeklerin hastalığıda zor.)Birde kızıma bulaşma ihtimali var tabii.Eşime geceden zencefilli ballı tarçınlı ılık süt yapmıştım biraz yumuşatsın diye sabahta ballı süt yaptım.Öğlen içinde sıcacık süzme mercimek çorbası.Şifa niyetine.Çok besleyici ve çok faydalı bir çorba içinde neler yokkiiii.Tarifi bir okuyun siz karar verin

Malzemeler
1,5 su bardağı kırımızı mercimek (taşları ayıklanmış yıkanmış)
1 patates (rendelenmiş)
1 soğan(ben bütün koyup pişince çıkarıyorum (siz rendeleyebilirsiniz
2 diş rendelenmiş sarımsak(şifa olsun diye koydum siz koymaya bilirsiniz)
1 havuç(soyulmuş rendelenmiş)
sıcak su
tuz
zeytin yağı
kuru nane
pul biber

not :Çorbanıznı suyunu ayarlayamazsanız biraz sulu olursa süzdükten sonra yağ ile bir yemek kaşığı kadar unu kavurup bir iki kaşık soğuksu ile unu açıp çorbayı ilave edebilirsiniz.

Hazırlanışı
Çorba tenceresinin içine mercimek,rendelenmiş havuç,rendelenmiş patates,1 bütün soğan yada rendelenmiş soğan,2 diş sarımsak rendesi koyulur üzerine sıcak su ilave edilir ve yaklaşık 30-35 dakika ocakta kaynatılır.(isterseniz düdüklüde daha kısa sürede pişirebirlirsiniz)Soğan suyunu salınca mercimekler iyice lapa olunca.Bir kevgire alınır(süzgeçe)ve tahta kaşık yardımıyla süzülür.(Yok kardeşim ben uğraşamam derseniz blendırdan geçirebilirsiniz).Tencerenin içine 1/3 çay bardağı kadar(3-4 yemek kaşığı kadar)zeytin yağ konulur biraz ocakta kızdırılır içine mercimek çorbası dökülür bir taşım daha kaynatıldıktan sonra kuru nane ve yağda biraz kızdırılmış bul biber ile servis edilir.

Rabbim kimseyi hastalıkla sınamasın.Mutlu haftalar.

25 Nisan 2008 Cuma

SU BÖREĞİ #YE33#


Sevgili leziz in hazırladığı börek etkinliğine ancak son yarım saat içinde yetişebildim.Bu sebeple hemen tarife geçiyorum.Umarım yetişmiştir.

Malzemeler
6 yumurta
1 çay bardağı süt
750 gr un
tuz
yufkayı açmak için nişasta

katlara sürmek için
100 gr eritilmiş tereyağı
1/2 su bardağı zeytin yağı

iç malzemesi
750 gr sert yarım yağlı peynir
1/2 demet maydonoz

Yumurta,süt,un,tuz derin bir kaba koyulur kulak memesinden biraz daha sert yoğurulur.(Gerekirse biraz daha süt ilave edebilirsiniz).1,5-2 saat dinlendirilir.Ardından terkrar biraz yoğrulur ve 12 bezeye bölünür 2 şer 2 şer ince olacak şekilde nişasta ile açılır.(yufkanın arkasına gazete konduğunda yazılar okunabilmeli) İlk yufka yağlanmış tepsiye serilir.Üzerine bir kaç kaşık yağ karışımı gezdirilir.


Geniş bir tencerede bol tuzlu su kaynatılır içine kalan yufkaların önce bir tanesi konur yaklaşık bir dakika haşlanır parçalamadan tencereden çıkarılır süzülür genişçe bir kaba soğuk tuzlu su konur ve haşlanıp süzülen yufka içine batırılıp çıkarılır.Ters çevrilmiş bir süzgeç(kevgir)üzerine alınır suyu süzülür düzeltilir.Ve tepsideki kuru hamurun üzerine konur düzeltilir.Bir kaç kaşık terayağlı karışım gezdirilir.Sırasıyla diğer yufkalara aynı işlem ugulanır.her kata yağ gezdirilir bu şekilde 4 yufka konulduktan sonra madonozlu peynirli karışımın 1/2 üzerine serpilir.Tekrar 4 yufka sırayla katlar yağlanarak serilir.Kalan peynirin tamamı konur.Ve yufkalar bitene kadar katlar yağlanarak konmaya devam edilir.En son katın üzerine tekrar tereyağlı karışım sürülerek 200 derece fırında üzeri kızarana dek pişirilir.

(Resimleri küçültülürken biraz sıralama karışmış siz yazdığım şekilde hazırlayabilirsiniz)

Afiyetler olsun

24 Nisan 2008 Perşembe

ERKEN TANI ÖNEMLİDİR!!!!!!

İlk yazımda belirtmiştim Azra doğduğunda topuğundan kan aldılar ve ancak bir problem çıkarsa bize geri döneceklerini söylediler.Bırakın doğum yaptığım hastaneyi bulunduğumuz semtteki sağlık ocağından arayıp tekrar yaptırmanız gerekiyor dediklerinde dünyam kararmıştı.Ne denir nasıl anlatılır bilemiyorum ama inanın sol yanımın eriyip gittiğini, sol kolumun tamamen uyuştuğunu çok iyi hatırlıyorum.Zaten bir gün sonra süt ateşi oldum.40 derece ateşim bile hiç umurumda değildi tek bir soru beynimde yankılanıyordu neden biz neden biz neden biz....Tanıdığımız tüm doktorları aradık,internetten bir sürü araştırmalar yaptık herkes korkmayın bir şey yoktur bazen kan yeterli gelmiyor yada il sağlık müdürlüğü kanı kaybediyor diyor ama mantığımın aldığı şeyi içim almıyor ve eminim şimdi yine aynı şey olsa yine almayacak...O sabahı çok zor ettim çok uzun geçti gece.Koşturarak sağlık ocağına gittik iki topuktanda kan aldılar.Kızımın ilk defa gözünden yaş geldiğini gördüğümde üstelik o ağlarken ayaklarını tutmak zorunda kaldığımda yüzüne bile bakamadım.Ya doğruysa sağlık ocağı rutin diyor aramassak bir şey yoktur diyor ama beklemek ne mümkün siz olsanız bekleyebilirmisiniz.Allah korusun bu hastalık varsa emzirdiğim her süt bebeğime zarar veriyor.
Ve hemen eşim araştırma yaptı çocuk doktoru akrabamız Cansaran Tanıdır (Allah binkere razı olsun) bize bir iki yer önerdi ve genetik tarama yaptırdık.Bir sürü genetik hasalığa bakıyorlar yaklaşık 25-30 hastalığa.Üstelik hiç abartılmayacak bir rakama....Hamdolsun hiç bir şey çıkmadı. Bunları yine neden anlattı diyorsunuzdur belirteyim efendim çevremde bir kaç kişiden duydum ikinci kez topuktan kan almak üzere çağırmalarına rağmen benim çocuğumda bir şey yok deyip götürmeyen insanları.Birde bizim gibi başına gelmiş ve korkuya kapılmış dostlarımızın korkularını hafifletmek için.
Dr.Nilüfer Toprakçı
Yenidoğan bebeğe neden tarama testleri yaptırmalıyız sorusunu yanıtlamış , değiştirmeden kopyalıyorum.
Yenidoğan bebekte, topuktan birkaç damla kan alarak yapılan tarama testleri çok önemlidir.
( Bazen anne babalar, çok doğru olmayan bir terimle, bunları zeka testi diye adlandırmaktadırlar ) Bu testlerle bebeğinizin zekası ölçülmez, zamanında tanınıp tedavi edilmezse bebekte zeka geriliğine yol açabilecek iki önemli hastalığın olup olmadığına bakılır. Sakın, 'Bebeğim iyi görünüyor, hasta olduğunu sanmam' diyerek bu testleri ihmal etmeyin! Zaten taraması yapılan hastalıklar belirti verdiğinde iş işten geçmiş olacaktır. Ülkemizde sık görülen bu iki hastalık ( fenilketonüri ve hipotiroidi ) erken saptanıp tedaviye başlanırsa, bebek sağlıklı olarak büyüyecek, zekası normal gelişecektir. Topuğundan alınan bir damla kan ile belki de bebeğinizin hayatı kurtulacaktır. Bu testlerin zamanlaması da çok önemlidir.Fenilketonürinin saptanabilmesi için bebeğin birkaç gün proteinli gıda alması gerekmektedir. Henüz anne sütü gelmeden, yeterince beslenmeden kan alınırsa hastalık varsa bile normal sonuç alınabilir. Bu nedenle, çok erken alınan testlerin tekrarı gereklidir.
Peki fenilketonüri nedir?Erzurum il sağlık müdürlüğünün yayınına göre
Fenilketonüri, aileden katılım yoluyla geçebilen bir hastalıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir maddeyi metobolize edemezler. Buna bağlı olarak kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan bu madde ve onun atıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder. Dolayısıyla çocuğun ileri derecede zeka özürlü olmasına ve sinir sistemini ilgilendiren daha bir çok belirtinin ortaya çıkmasına neden olur.
Peki neler yapılmalı Nasıl Tedavi Edilmeli ?
Erken tanı konduğunda fenilketonüri tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide genel ilke, gıda ile alınan fenilalanin miktarını azaltarak kan fenilalanin düzeyini normal sınırlar içinde tutmaktır. Diyet tedavisi için fenilalanini çok azaltılmış özel ve ilaç niteliğindeki mamaların kullanılması gerekmektedir. Beyin dokusunun en hızlı geliştiği ilk 8-10 yıl boyunca tedavi devam etmelidir.
bununla ilgili ayrıntılı bilgiyi linki tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Benim başıma gelmez demeyin, akraba evliliklerinin çok olduğu ülkemizde her 20-25 kişiden biri bu hastalığı taşıyor olabiliyormuş.
Umarım bir faydam dokunmuştur.
Mutlu kalın.

Herkeslere merhaba ve Mutluluk oyunu

Fotoğraf makinemizin yere düşüp arızalanması sebebiyle bir kaç gündür fotoğraf çekemiyordum.Birde buna yoğun tempom eklenince blogu iyice boşladım.Neyseki dün makinemiz tamir oldu bende geri döndüm.Bu arada pişirdiğim bir sürü kek,kurabiye ve pastanın resmini çekemedim ama olsun.Size dünya tatlısı kızımın resmini gönderiyorum.

Canım arkadaşım Aslı beni mutluluk oyununa davet etmiş konusu blogumuza uygun olarak mutluluğun tarifi imiş.Bende Mebrule arkadaşımı davet ediyorum.

Gelelim mutluluğun tarifine

Benim için mutluluk; sevdiklerime dumanı tüten, mis gibi kokan enfes yemekler, tatlılar yapıp onları bir araya getirmek doyum olmaz sohpetlerini dinlemek.Yemekten çatlamak üzere olan eşimin göbüşünü ovuşturup biraz daha tatlı demek...Kah memleketi kurtarmak kah bebeklerden bahsetmek..Kızımın uykusuzluktan gözlerini ovuşturan ellerini öpmek....

Bu arada bir sürü anlatacak şey biriktirdim hangisinden bahsetsem bilemiyorum.Dün çok sevdiğim teyzemin doğum günüydü ordan başlayacağım.Onu çok seviyorum iyiki doğmuş ve benim teyzem olmuş.En yakın zamanda hepsini paylaşacağım.

Sevgilerimle

18 Nisan 2008 Cuma

HAVUÇ ÇORBASI

Havuç severmisiniz peki çorbasını denedinizmi?Bu çorba diğer çorbalara benzemez enfes tadı işlembe çorbasına benziyor.Eeee tabi sarımsak var içinde, birde sirke yada limonda döktünüzmü içine of of of.Denemediyseniz tavsiye ederim çok faydalı bir çorba.Havuç zaten çok faydalı birde içindeki sarımsaklı yoğurt eeee daha fazla anlatmaya gerek bile yok merhem bu merhem şifa niyetine.

Malzemeler

1 havuç (büyükse bir küçükse iki adet)
1 küçük soğan(büyükse yarısını kullanın)
1 yemek kaşığı un
1 kase yoğurt(3-4 kaşık)
3 diş sarımsak
1/3 çay bardağı zeytin yağı
4 su bardağı sıcak su
1 su bardağı soğuk su
tuz


Hazırlanışı
Soğan ve havuç rendelenir çorba tenceresinin içinde sıvı yağ ile kavrulur.Soğan ve havuç iyice ölünce 1 yemek kaşığı un konur unun kokusu gidene kadar kavurmaya devam edilir.Ardından 1 bardak soğuk su tencerenin içine dökülür karıştırılır çorba kıvam alınca(un olduğu için sıcak su önce konursa topaklanma olur)sıcak su ilave edilir.Yarım saat kadar kaynatılır.Çorba kaynarken bir kasenin içine yoğurt,tuz,sarımsak rendesi konur çırpılır(ben yanlışlıkla yoğurdun kaymağındanda koydum biraz çorbanın içinde erir gider diye düşündüm ama tabi erimedi çorba pişinde ortaya çıkıverdi :))Çorba kaynayınca altı kısılır yada kapatılır(yoğurdu ilave edince kesilmesin diye)çorbadan bir kaç kaşık sarımsaklı yoğurdun içine ilave edilir çırpılır yoğurt inceltilir ve ısınır böylece tencereye girince kesilmez.Ve azar azar tencerenin içine dökülür bir yandanda karıştırılır.Ocağın altı tekrar yakılır kısık ateşte bir kaç taşım daha (10 dakika kadar)pişirilir.Karabiber,nane,sarımsaklı sirke ile servis edilir.
Afiyet olsun....

17 Nisan 2008 Perşembe

Fırında Közlenmiş Karnıyarık

Eşim kadar olmasada karnıyarığı çok severim malum efendim zamanıda yaklaşıyor.Ancak patlıcanların kızartılmasından pek azetmem ne kadar yağını süzsesinzde hem yağlı kalıyor hemde kızartmaların sağlığımıza zararı var.Bu sebeple patlıcanları çoğu zaman fırında közleyerek pişiriyorum. Tavsiye ederim hem çok leziz oluyor hemde hafif.Yedikten sonra midenizde vicdanınızda rahat ediyor.Yok efendim çok yedim çok kalori aldım yağda da kızardı bunlar kansermi olcam diye dert etmiyorsunuz.
Gelelim tarifimize

Malzemeler
1 kg patlıcan(çok iri olmasınlar)
350 gr orta yağlı kıyma(siz 350 gram yazdığına bakmayın kafanıza göre koyun)
2 adet orta boy soğan(minik minik doğranmış)
1-2 diş sarımsak
2 adet domates
1 yemek kaşığı salça(biber yada domates farketmez)
1 avuç doğranmış maydonoz
1 tatlı kaşığı toz nane
1 tatlı kaşığı toz karabiber(silme)
1/2 çay bardağı zeytin yağı
tuz

Suyu için
1 yemek kaşığı salça
2-3 su bardağı sıcak su
1/2 adet paket et bulyon

Süslemek için
çekirdekleri çıkarılmış 1 adet domates
1 adet biber
bir kaç dal maydonoz


Hazırlanışı

Patlıcanlar yıkanır bir kaç yerinden delinerek 30 dakika tuzlu suda bekletilir(acısı gitsin diye)Bir fırın tepsisinin içine fırın kağıdı serilir üzerine bektetilmiş suları süzülmüş patlıcanlar dizilir.200 derece turbo fırına atılır.(yada fırınınız nasılsa ona)Yaklaşık 30-35 dakikada közleniyorlar ama siz arada kontrol ederek pişirmeye devam ediniz.Malum her fırının ısıtması birbirinden farklı.Patlıcanlar fırında közlene dursun biz bir tencereye zeytin yağı ve doğranmış soğanları ve rendelenmiş sarımsakları koyalım kavurmaya başlayalım.Soğanlar pembeleşince kıymayı ilave edelim birazda kıyma ile kavuralım kıyma kavrulup suyunu çekince içine rendelediğimiz 2 domatesi ve tuzu ilave edip pişirmeye devam edelim ardından 1 yemek kaşığı salçayı koyalım kavuralım.Ocağın altını kapatmaya yakın doğranmış maydonozu karabiber ve naneyi ilave edip bir iki daha çevirip ocağın altını kapayalım.

Bu arada közlenmiş patlıcanların üzerine nemli bir bez örtüp 5 dakika dinlendirelim(böylece daha kolay soyulur)Dinlenen patlıcanların kabuklarını soyalım borcamın yada tepsinin içine dizelim.Üstlerine biraz tuz serpelim ortalarına bir çizik atarak açalım.Ve kıymalı harçtan herbirine eşit olarak paylaştıralım.Yaklaşık 1-2 tatlı kaşığı alacaktır.Üzerlerini biber,domates,yada maydonozla süsleyelim.

Son olarak 1 yemek kaşığı salça ile 1 yemek kaşığı zeytin yağını bir tencereye koyup kavuralım içine 2-3 bardak sıcak su ilave edelim 1/2 paket et bulyon atalım ve 1-2 taşım fokurdadıktan sonra karnıyarıkların üzerine dökelim.Borcamın üzerini folyo ile örtelim önceden ısıtılmış 200'c turbo fırında yaklaşık 30 dakika pişirelim.Ardından folyoyu çıkarıp domates ve biberler kızarana dek 10-15 dakika daha pişirelim. (patlıcanlarınız çok iyi közlenmişse pişirme süresini kısaltabilirsiniz.)Afiyet olsun


16 Nisan 2008 Çarşamba

Yayla çorbası ve Meyveli muhallebi

Mmmm enfes kokuyor.Yayla çorbasını çok severim üstelik çokta faydalıdır.Azra 1 ay sonra yani 6 ayını doldurduğunda ek gıdaya geçecek, elma suyu ile başlayacağız ama ben şimdiden sabırsızlanıyorum ve ona pişireceklerimin listesini yapıyorum.Bu sebeple çorba tariflerimi karıştırıyorum.Tabi Azra'nın mamalarına yağ,tuz gibi şu an hazır olmadığı besinleri koymayacağım.Birde evlendiğimde internetten hep basit tariflere bakıyordum çorbalarda bunlardan, belki benim gibi bu tür pratik bilgilere ihtiyacı olan arkadaşlarım vardır diye yemek, çorba,pilav,makarna gibi tariflerimide sizlerle paylaşacağım.

Malzemeler
1/2 çay bardağı yıkanmış pirinç(bol kıvamlı severseniz2/3 çay bardağı koyabilirsiniz)
5 bardak su
1 kase yogurt (3-4 yemek kaşığı kadar)
1 yumurta sarısı
1 yemek kaşığı un
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 çay kaşığı toz karabiber
1 tatlı kaşığı biber salçası yada pul biber
1/3 çay bardağı zeytin yağı
1 tatlı kaşığı tuz (arzuya göre)

Hazırlanışı
Yıkanmış pirinçler ve sıcak su ve tuz çorba tenceresine konur pinçler pişene kadar kaynatılır.(pilav gibi tane tane değil lapa gibi iyice haşlanacak).Derin bir kaseye bir yumurta sarısı,1kaşık un,3-4 yemek kaşığı yoğurt konur iyice çırpılır,tenceredeki pirinçler hazır olunca ocağın altı kısılır içinden bir kaç kaşık sıcak su yoğurtlu karışıma ilave edilir.Böylece hem yoğurt incelmiş olur hemde tencereye dökülünce kesilmez.Ardından yavaş yavaş tencereye ilave edilir ve bir kaç dakika karıştırılır.Karışım ilave edildikten sonra çorba bir kaç taşım daha kaynatılır.Ayrı bir tencerede -tencere dediğime bakmayın kullanmadığınız cezve bile olur-zeytinyağı ve pulbiber-yada biber salçası-kavrulur çorbaya ilave edilir arzuya göre biraz karabiber ve kuru nane ile tatlandırılır.
Afiyet olsun şifa niyetine

Geçen gün arkadaşım Aslı şantili muhallebi yapmış çok canım çekmişti bende yaptım ama yeterince kalori aldığım için ben içine şanti koymadım birde eşim damla sakızını sevmez ben Dr. Oetker kazandibi ile pişirdim.Çok güzel oldu ama eşimden çok ben yemişim ertesi gün biraz değiştirerek tekrar yaptım
Bu kez muzları,kiviyi doğradım iri cevizlerler ile hamanladım kaselere paylaştırdım üzerlerine pişirdiğim kazandibiyi döktüm daha önceden kadayıflı muhallebi için kavurduğum ve sakladığım kadayıflardan serptim biraz tarçın ve ceviz enfes oldu...her ikisinide tavsiye ederim.

14 Nisan 2008 Pazartesi

PİKNİK ZAMANI


Pazar günü güzel kapalı ama sıcak havayı değerlendirip kızımla penceremizden bakıp kıskandığımız iki adım yakımızda olan ama gidemediğimiz piknik alanına gidip harika bir pazar kahvaltısı yaptık.Bize babaanne,anneane ve dedelerde eşlik etti sağolsunlar.Kızımın keyfine diyecek yoktu.



Her taraf lale bahçesi gibiydi yemyeşil ağaçlar bahara merhaba diyordu.İstanbul belediyesinin dörtbiryana diktiği laleler gözlerimize ve gönlümüze güzel bir ziyafet çekti.

Gerçi öğleden sonra mangalcıların gelmesiyle hem temiz havamız hemde çevremiz biraz kirlendi.İnsanları anlayamıyorum kardeşim mangal yapmazssan çatlarmısın hadi yaptın, canım çimenliklerde yakma bari.Bir metre ötede taşların üzerinde yap şu mangalını.


Havalarda düzeldi eşim,fındık burunlu kızım ve ben hafta içi her akşam yürüyüşe gitmeye karar vedik.Belki Akşam yemeklerimizide arada burada yeriz haftasonu çok kalabalık oluyor madem bizde hafta içi değerlenidiririz.

Bu arada kayınvalidemin yaptığı Golotlar(bazıları kete diyor) tek kelimeyle harikaydı.Yemeye doyamadım ellerine sağlık.

Biz bu hafta sonuda çok eğlendik umarım sizde güzel bir hafta sonu geçirmişsinizdir.

Mutlu haftalar dilerim

11 Nisan 2008 Cuma

Emel Keki(PDÇSE 20)

Bir kek yapmak istedim ama içinde hindistan cevizi olsun aaa birazda zencefil fena olmaz aslında ya aslında zencefil varken tarçında mis gibi kokar hadi birazda ondan,ceviz de şöyle yerken ağzımıza gelsin kıtır kıtır eee fındığın başı kelmi,birazda portakal mı koksa acaba...derken biraz ondan biraz bundan Emel keki olu verdi.Pişirirken biraz korktum aslında olurmuki diye ama inanın enfes oldu.En azından eşim ve ben çok beğendik. Mis gibi kokan bir kek isterseniz denemenizi tavsiye ederim....Bu arada değişik bir tarif bulayım diye beklerken porselen demlik çay saati etkinliği 20 nin sonlarına gelindiğini farkettim.Etkinlik sırası mucizembenibul arkadaşımda.Kekimde gayet lezzetli oldu kekimle katılayım bende.

Mazlemeler
3 yumurta
2,5 su bardağı elenmiş un
1,5 su bardağı toz şeker(biraz daha tatlı olsun derseniz 2 yemek kaşığı daha ilave edin)
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 tatlı kaşığı toz zencefil
1 tatlı kaşığı(silme) toz tarçın
1 portakal kabuğu rendesi(limonda olabilir)
1 su bardağından biraz az ceviz
1/2 su bardağı fındık içi
kuru üzüm(evde yoktu ben kullanamadım ama koyunca daha güzel olur)

Hazırlanışı

Yumurtalar ve şeker iyice çırpılır.Süt ve yağ ilave edilir biraz daha çırpılır ardından un,kabatma tozu,vanilya,zencefil,hindistan cevizi,tarçın,partakal kabuğu rendesi konur çırpmaya devam edilir.Yaklaşık 5 dakika çırpıldıktan sonra içine kırılmış ceviz ve fındık ilave edilir(ben toz halinde sevmiyorum yerken ağzımıza ceviz geldiği belli olsun diye biraz büyük parçalıyorum)Bu kez mikserle değil kaşıkla karıştırılır.(varsa kuru üzüm yada damla çikolata da atılabilir)Az yağlanmış kalıba dökülür önceden 175 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 50 dakika pişirilir.(kürdanla kontrol edebilirsiniz.)İlk yirmi dakika fırının kapağı açılmamalıdır.Ve piştikten sonra kalıptan hemen çıkarmak yerine nemli bir bezin üzerinde taklaşık 10 dakika bekletip kalıptan öyle çıkarırsanız kekte parçalanma olmaz.

Birde ben çikolatayı çok severim derseniz üzerine çikolata sosu dökebilir ve hindistan cevizi yada cevizle süsleyebilirsiniz.Artık orası sizin damak tadınız.

9 Nisan 2008 Çarşamba

FIRINDA KÖFTE PATATES

Köfteyi çok severim özelliklede pilavla birlikte voltran olduğunda.Köfteyi önceden hazırlar buzluğa öyle koyarım ani bir misafir geldiğinde çıkaracak bir kap yemeğim olsun diye, birde buzluğa sigara böreği yada gül böreği koyarım kötü günler için.Köfte tarifim bana aittir eminim herkes bunun benzeri birşeyler yapıyordur ama ben kendi zevkime göre bu şekilde hazırlıyorum.Sonra ister fırında patatesli ister teflonda isterseniz ızgarada enfes olur.Umarım beğenirsiniz.

Malzemeler
Köfte için,
  • 1/2 kg orta yağlı dana kıyma
  • 1 büyük soğan rendesi
  • 2 diş sarımsak rendesi
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı kuru nane
  • 1 yumurta sarısı
  • 1/2 bayat ekmek içi (yada galeta unu)
  • 1/2 çay kaşığı karbonat
  • 1 yemek kaşığı tatlı biber salçası(1 tatlı kaşığı domates bir tatlı kaşığı biber salçası da olabilir)
  • 1/4 demet maydonoz
  • 1 tatlı kaşığı tuz(arzuya göre)

diğer malzemeler

  • 4 adet patates
  • 2 adet biber(yoktu ben kullanamadım)
  • 2 adet domates
  • süslemek için biraz maydonoz
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
sosu için
  • 3 domates rendesi
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 adet et bulyon(yada etsuyu)
  • tuz
  • 2 su bardağı sıcak su(aslında bu göz kararı)


Hazırlanışı
Derin bir kaba kıyma,soğan ve sarımsak rendesi,tuz,karabiber,kimyon,kuru nane,salça,yumurta sarısı,ufalanmış bayat ekmek,yarım çay kaşığı karbonat,doğranmış maydonoz konur bir güzel yoğurulur yarım saat dolapta bekletilir.Cevizden biraz daha büyük parçalar koparılır ve köfte şekli verilir.Büyük bir teflon tavanın içinde biraz yağ kızdırılır içine köfteler dizilir üstleri biraz kızarana dek pişirilir.Pişenlerin yağı bir kağıt havlunun üzerinde süzülür ve borcama dizlilir.Patatesler soyulur istenilen şekilde doğranır.Borcama köftelerin yanına dizilir.Domateslerin çekirdekleri çıkarılır dilimlenir.Biberlerin çekirdekleri çıkarılır doğranır ve borcamın içine köfte ve patateslerin üzerine konur.Birazda maydonos ile süsleme işlemi tamamlanır.
Ocakta rendelenmiş 3 domates 1 yemek kaşığı yağ ile kavrulur ardından içine bir yemek kaşığı salça konur kavurmaya devam edilir.(çok az kavurmayın lezzeti azalır.Ekşi ekşi olur)Domatesler ve salça kavrulunca içine bir et bulyon ve 2 su bardağı su konur 7-8 dakika daha pişirilir.Son olarak sos köftelerin üzerine dökülür ve 180'c de önceden ısıtılmış fırında önce üzeri folyo ile kapatılıp yaklaşık 20 dakika sonra folyo çıkarılıp üzeri kızarana dek yaklaşık 10-15 dakika daha pişirilir.
Afiyet bal olsun....

UYDURUK SU BÖREĞİ

Bu börek şimdiye kadar yaptığım en uyduruk bir o kadar lezzetli börek oldu.Bir arkadaşımın blogunda gördüm sonra başka bloglarda.Aynı su böreği falan yazıyordu hadi canım Allahın makarnası su böreği olurmu dedim.Ve kafaya koydum hemen denedim.Benim gibi düşünenleriniz için yayınlıyorum.Bu arada evet çok lezzetli ama aynı su böreği gibi olmuyor fırın makarnadan biraz daha börek gibi ama çok lezzetli.İşgüzarlık yapacağımya tarifte 2 yazıyor ben 4 yufka kullandım.İyiki kullanmışım çok güzel oldu.Tavsiye ederim gayet leziz.Gerçi eşimi su böreği olduğuna ikna edemedim-insanın annesi haftada bir elde açılmış su böreği yapınca-haliyle."Ama güzel bir börek biraz benzemiş "dedi. Arkadaşıma güzel tarifi için teşekkür ederim

Malzemeler
1 paket kelebek makarna
2 adet yufka (ben 4 adet kullandım)
1 adet yumurta ( üzeri için )
1/2 kg.beyaz peynir (ben 250 gr kullandım)
yarım demet maydonoz (ben yarım demetten daha az kullandım)
3 yemek kaşığı tereyağı
tuz,su

Sos malzemesi için : 3 adet yumurta
2 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 çay kaşığı tuz


Hazırlanışı
Makarna tuzlu ve yağlı suda paketin üzerinde yazan süre kadar haşlanır,iyice süzülür ve içine sıcakken tereyağı ilave edilip eriyene dek harmanlanır.Maydonozlu peynir karışımı eklenip karıştırılır. Makarnalar haşlanırken 3 yumurta bir kapta iyice çırpılıp,sütü,sıvıyağı ve tuzu da eklenip karıştırılarak sosu elde edilir. Sostan bir kaseye 2/3çay bardağı kadar ayırılıp içine bir yumurta kırılarak üzerine sürmek için kenarda bekletilir. Yağlanmış tepsiye yufka kenarlarından taşacak şekilde yayılıp üzerine makarnalı harcımızın yarısı düzgün bir şekilde konur. Sosun yarısı kaşıkla makarnanın her yerine gelecek şekilde üzerine gezdirilir yandan taşan yufka üzerine kapatılır.Ve bir iki yemek kaşığı sostan üzerine sürülür 2. yufka da serilip makarnalı harcın kalan kısmı yufkaların üzerine konur ve kalan sos makarnaların üzerine dökülür.Son olarak 2.yufkanın kenarları tepsinin tamamını kaplayacak şekilde yufka kapatılır.
Üzerine kenara ayırdığınız sostan sürülerek 180 derecede üzeri kızarana kadar ( 40-50dk.arası )pişirilir. Sıcakken dilimleyerek servis edilir.

Not:Ben 1.ve 2 katların üzerine fazladan 1 er adet yufka koydum ve sos sürdüm.

7 Nisan 2008 Pazartesi

Kıymalı Makarna (Spagetti Bolonez)

Bugün inanılmaz mutluyum kızım tam beş ayını doldurdu.Zaman ne çabuk geçti tanrım su misali.Bızdığım bir anda nefesim oluverdi sol yanımı kapladı.Onunla atıyor sanki kalbim.Rabbim isteyen herkese nasip etsin, bu mükemmel duyguyu tattırsın inşallah.Birazdan kızıma her ay yazdığım mektuplardan birini daha yazacağım. Daha öncede yazmıştım kuzuma her ay bir mektup yazıyorum bir yaşına geldikten sonrada her yıl doğum gününde yazacağım zamanı geldiğinde ona hediye edeceğim.Ama sizinle paylaşamayacağım için özür dilerim dedimya kızım için özel.Belki büyüyünce o paylaşır....
A bu arada makarnam çok lezzetlidir.Her konuda mütavazi olabilirim ama makarnalı lezzetlerde asla.Bir sürü çeşidini bilir severek yapar ve yerim.Kıymalı makarnada bunlardan bir tanesi.Hem çok kolay hem çok lezzetli.Umarım sizde dener ve beğenirsiniz.



Malzemeler

1 paket çubuk makarna(spagetti ben barilla kullandım)
200 gr az yağlı kıyma
1 adet çarliston biber
1 adet kırmızı yağ biberi
1/2 soğan rendesi
1 diş sarımsak
4 adet domates
1 yemek kaşığı salça (domates yada biber salçası farketmez)
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı tereyağı
su
tuz
karabiber
nane

Hazırlanışı
Büyük bir tencerede su kaynatılır içine biraz tuz ve sıvı yağ ilave edilir.Ardından bir paket makarna kırılmadan içine boşaltılır makarna paketinin üzerinde yazan süre kadar pişirilir süzgeçten süzülür.Sudan geçirilmez lezzeti azalır.Tencerenin içine bir tatlı kaşığı tereyağı konur ocakta eritilir ve süzülen çubuk makarna içine boca edilir.Bir iki dakika karıştırarak kavrulur.Başka bir tavaya 3-4 yemek kaşığı sıvıyağ (ben zeytin yağı kullandım)konur.Soğan ve sarımsak rendelenir biberler minik minik doğranır ve tencereye ilave edilir ve hepsi kavrulur,soğanlar ve biberler kavrulunca kıyma ilave edilir kavurmaya devam edilir kıymada kavrulunca rendelenmiş domatesler konur yaklaşık 5-6 dakika daha kavurduktan sonra salçada ilave edilip kavurmaya devam edilir.Kavurma işleminin bitmesine yakın varsa nane,karabiber biraz kıyılmış maydonoz ve tuz konur birazda makarnayı haşladığımız sudan konularak salçalı sosun incelmesi sağlanır.Ve tatamm makarna nerdeyse hazır tabağa biraz makarna üzerine sos birazda üzerini süsledinizmi yemede yanında yat....


4 Nisan 2008 Cuma

Subay Düğmesi Kurabiyesi


Subay düğmesi kurabiyesi hem sunumu hem de lezzeti bakımından çok şık bir kurabiyedir.Seneler önce anneannemin tarif defterinden almış ve defalarca yapmıştım.Bu kurabiyenin bende çok özel bir anısıda mevcut.Azra için doğuma gitmeden bir gün önce bu kurabiylerden ve elmalı toplardan hazırlayıp pembe kağıtlara koyup doğuma giderken hastaneye götürmüştüm.Bekleme odasında ki misafirlerimiz yesin diye.Bebek şekeri ile birlikte bu kurabiyelerden ikram edilmişti.Doktorum bile yemiş ve o halimle bunlarla uğraştığım için beni tebrik etmişti :) Eşim iş arkadaşları ile cumartesi Yalova semalarına geziye giderken bişeyler yapmamı rica edince bu kurabiyeyi yaptım çokta bereketli
Tarifide çok basit,

Malzemeler

  • 1 paket margarin(oda sıcaklığında yumuşamış)
  • 1 su bardağı kırılmış ceviz,yada fındık(ben yarım yarım kullandım)
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 3 yemek kaşığı toz şeker
  • alabildiği kadar un
  • üzeri için pudra şekeri

Hazırlanışı
Oda sıcaklığında yumuşamış margarin ve diğer malzemeler (pudra şekeri hariç)kulak memesi kıvamında yoğurulur.(unu az olursa kurabiyeler yayılır).Küçük parçalar koparılarak (cevizden biraz daha küçük) unlanmış yada fırın kağıdı serilmiş tepsiye dizilir. Önceden 175'c de ısıtılmış fırında üzeri pembeleşene kadar yaklaşık 15-20 dakika pişirilir.Son olarak üzerine pudra şekeri serpilir.


Afiyetler olsun

2 Nisan 2008 Çarşamba

Etli Yaprak Sarma

Dün üşenmedim Azra'nın uyuduğu bir vakit sarma yapayım dedim her şey yolunda giderken Azra'cık uyandı tabii bizim sarma biraz beklemeye geçti ama yinede kazasız belasız tamamlandı çok şükür Azra'cık doğduğundan beri yani yaklaşık beş aydır biber dolması ile idare ediyorduk özlemişim doğrusu...

Mazemeler
300 gr yaprak
250-300 gr orta yağlı kıyma
1 adet büyük yada 2 adet orta boy soğan
1 diş sarımsak
1 su bardağı dolmalık pirinç
1 tatlı kaşığı biber salçası
2 yemek kaşığı domates salçası(1 kaşığı tencerede sosu için)
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 adet büyük boy domates
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
2/3 çay bardağı sıvı yağ (2/3 çay bardağı tencere için +1yemek kaşığı kıymalı iç için)

Hazırlanışı
Salamura yapraklar ılık suda yarım saat beklenir böylece tuzu azalır.Yayvan bir tencereye sıvı yağ konur 1 yemek kaşığı da domates salçası ilave edilir ve ocakta kavrulur, salça kavrulunca içine 1/2 çay bardağı sıcak su ilave edilir.Böylece salça erimiş olur.Tencerenin dibine bir kaç adet yaprak serilir ve sarmanın dibine tutması halinde sarmalarının zarar görmesi engellenmiş olur.
Derin bir kaba küçük küçük doğranmış soğan,kıyma,kabukları soyulmuş doğranmış domates,salça,tuz,karabiber,nane,1diş rendelenmiş sarımsak,1 yemek kaşığı sıvı yağ konur iyice karıştırılır.
Yapraklar güzelce yıkanır sapları kesilir.Birtanesi elimize alınır damarlı kısmı kymalı içe bakacak şekilde içine biraz kıymalı içten koyulur üstten önce bir tarafı sonra diğer tarafı ardından yanlardan katlanarak sarılır.Diğerleride bu şekilde sarılarak tencereye dizilir.Dizme işlemi bittikten sonra tencereye yaprakların üzerine çıkacak kadar sıcak su konur ve kararmasın diye 1-2 yaprakla kapatılır birde tabak konursa daha güzel pişer önce yüksek sonra düşük ateşte yaklaşık 50 dakika pişirilir.Yoğurtla servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun

1 Nisan 2008 Salı

NE GÖRÜYORSUNUZ?

Ne görüyorsunuz?Bardağın yarısı dolumu boşmu yoksa her ikisidemi?Sizi bilemem ama ben yarısı şimdilik boş ve suyumuzu tasarruflu kullanmassak diğer yarısı belkide hiç dolamayacak hatta bu yarım bardak suya muhtaç olacağımız bir gelecek görüyorum.
İstanbul'da etkili olan son yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı yüzde 42,29'a yükseldi; ancak sevinmeyin son 10 yılın en kurak döneminin yaşandığı 2007 yılında su kaynaklarındaki doluluk oranı yüzde 54,24 seviyesine inmişti yani henüz geçen senenin su seviyesini bile yakalayamadık.Daha ilkokula giderken öğretirlerdi Sera etkisi,küresel felaket,kutupların erimesi zaman çok çabuk geçti ve gelmez sandığımız felaket yanı başımızda.Bir anda bit gibi büyüyen binalar,tatil köyleri onları yapmak için kesilen hatta yakılan binlerce ağaç.Ve sonuç : Doğanın dengesi insanlar tarafından bozulur habitat değişir.Ve ağaç olmayan yere yağmur yağmaz.Bari elimizdeki kaynakları gereksiz kullanmayalım çok abartın demiyorum gerektiği kadar kullanın yeter.Önlemler basit Bulaşık makinesi kullanın,dişlerinizi fırçalarken suyu açık bırakmayın,halılarınızı evde yıkamayın halı yıkamaya verin,yiyeceklerinizi akan suda değil önce sirkeli suda sonra sonra normal suda bir kabın içinde yıkayın,bozuk çeşmelerinizi,bozuk rezervuarlarınızı yaptırın,çiçekleri sabah erken sulayın,banyoda saatlerce durmayın gereksiz lamba yakmayın falan.Eminim siz bunları zaten biliyorsunuz ben sadece hatırlatmak istedim.
Birde eskiyen su boruları ile boşa akıp giden sularımız var bununla ilgili WWF -Türkiye'nin başlattığı bir kampanya var sanırım herkes duymuştur conta hareketi amacı; kentsel su kayıplarını giderme konusunda sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşlarını harekete geçirmek, insanların kendi üzerine düşeni yaptıktan sonra su kayıplarını engellemek için gerekli altyapıyı talep etmelerini sağlamak.Sizde bu kampanyaya katılıp sayın belediye başkanına bir mail atabilir boşa akıp giden sulara karşı başlatılan savaşa katılabilirsiniz.
Zaman sandığımızdan çabuk geçiyor elimizdeki kaynaklarda zaman içinde eriyip gidiyor daha konforlu bir yaşam için ve çocuklarımızın geleceği için sadece biraz tasarruf...
Mutlu günler dilerim.